Yemek yapmak sanat mıdır? 22 Aralık 2020
Bugünkü yazım yemek okulu öğrencilerine ve genç şeflere. Leonardo usta der ki “Güzel olmasını istediğin renkler için önce saf beyaz bir zemin hazırla…” Elbette tuvalden ve resim yapmaktan bahsetiyor ama bence bu hayatın her alanında geçerli. Özellikle de yemekte!
Yiyecek, içecek işi sanat değildir, sonuçta bu bir iş, ticaret. Doğru reçete, doğru malzeme, hijyen ve doğru ekipman olduğu sürece sonuç bellidir. Zaten tüm restoranlar aşçısı, şefi kim olursa olsun standart lezzetlerin devamlılığı için uğraşır. Diyelim ki, nefis bir kek tarifi elinizde duruyor, aynısı yaptınız ve tıpkı dün tattığınız kek gibi oldu. Tebrikler, başardırdınız! Peki ya sonrası? Eğer o kek aileniz içinse afiyet olsun. Fakat hayaliniz yemekle ilgili işler yapmaksa ve bu denemeler onun içinse işte bu yazım sizin için.
Sanal dünya bir tarafa, yemek yemeden olmaz!
Sanal dünya hayatlarımızı esir alsa da yemek telefon ekranından karın doyurmuyor, yemeği yemeden olmuyor. Sadece fotoğrafa bak bak nereye kadar? Karın haliyle acıkıyor. Yemek dünyasında sanal ortam bir yere kadar, yemek sektörü her daim canlı olmak durumunda. Sanal dünya, madalyonun bir yüzü onu zaman zaman konuşuyoruz ve konuşmaya devam edeceğiz. Şimdi biraz önce yaptığınız şu keke dönelim. Bu kek onlarca, yüzlerce benzeri üründen nasıl sıyrılır? O noktada keke vereceğiniz form, farklı aromalar ve sunum önem kazanır. Peki sunum her şey mi? Tereddütsüz, hayır! Eğer iyi malzeme, iyi reçete ve iyi işçilik yoksa, yani elinizde lezzetsiz bir ürün varsa çöpe atın gitsin.
Diğer taraftan lezzetli bir ürünün sunumu, o reçeteyi yorumlamak ve biçimlendirmek tıpkı bir ressam gibi saf beyaz zemine yaşam vermeye benzer. Bir ürünün lezzeti için reçetesi vardır ama bahsettiğim şeyin formülü yoktur. Birilerinden esinlenebilirsiniz, hatta birilerini kopya da edebilirsiniz ama bunlar geçici çözümlerdir, elbet bir gün yakalanırsanız ve bu yol tıkanır. Başarı, Leonardo ustanın tablolarını diğerlerinden ayıran şeyle ilgilidir: Yetenek.
Eğer yetenek varsa konuşacak pek fazla şey yok. Mutfağınızdan çıkan her ürün imzanızı taşır. Bundan sonrası, ürün ve lezzet tutkunları arasında yaşanır. Bu ilişkiyi dengede ve dinamik tutmak kişisel yetenek ve beceri ile ilgili. Artık bundan böyle ürünleriniz tadanların zihninde yer edecektir.
Yemekse söz konusu, lezzet ve sunum emin olun bir bütündür ve bu da yemeğin sanatla buluşmasıdır.
Yemek işinde başarının formülü yoktur ama ilkeler, algılar, etkiler söz konusudur. Misal renkler!
Beyaz: Gözün en parlak algıladığı renktir. Birlikte kullanıldığı tüm renkleri ön plana çıkarır. Tek başına kullanılırsa, temizlik algısı nedeni ile tüketici üzerinde çok etkilidir.
Yeşil: Yeşil için iki şey söylenebilir: Tazelik ve sağlık. Yeşilin tüm tonları pastacılıkta rahatlıkla kullanılabilinir.
Turuncu: Turuncu, eğlenceli ve çocuksu bir yansımaya sahiptir. Turuncu, ilgi çeken, iştah açan bir renktir.
Sarı: Aydınlığın rengi sarı! Neşeli ve enerjik bir izlenimi vardır. Çok keskindir, tüketiciye limon, ananas ve muz algısı verir.
Mavi: Beyne gönderdiği sinyaller iştah açıclık değil duruluktur. Bu sebeple gıda sektöründe su ambalajlarında kullanılır. Pastacılıkta pastel tonları bebek. düğün konsteplerinde, koyu tonları tasarım işlerde kullanılabilinir.
Mor: Kraliyet rengidir ve elegandır. Pastacılıkta seçkin davetlerde rahatlıkla tercih edilebilinir.
Kahverengi: Toprak tonları olumlu etkilidir. Tüketici üzerindeki kakao ve çikolata hissiyle gıdada en kışkırtıcı renktir.
Kırmızı: Kırmızı, en dinamik renktir. Gıda sektöründe iştah açıcılığı yadsınamaz. Suni olarak değil, çilek vs. gibi doğada var olan malzemelerle kullanılması önerilir.
Yorum yapın